4–6 Yaş / Her Şey Yolunda!


Her zamanki gibi bir gündü. Sincaplar fındık, ceviz topladılar. Kırlangıçlar yavrularını beslediler. Kuşlar bütün gün dallarda şakıdılar. Karıncalar durmadan çalıştılar. Arılar çiçekten çiçeğe dolaştılar, durdular. Çalışmadıkları zamanlarda birbirleriyle konuştular, orman haberlerini paylaştılar. Yavru hayvanlar oyun oynamaktan yorgun düştüler. Akşam olduğunda herkes evlerine döndü. Sincaplar ağaç kovuklarındaki yuvalarına tırmandı, kırlangıçlar, çatı altına çamur, saman ve otlarla yaptıkları yuvalarına girdiler. Kuşlar, dalların üzerine kondurdukları ottan yuvalarına uçtular. Karıncalar, yer altındaki tünellerine çekildiler. Karıncaların akrabaları Termitler, 12 katlı apartmanlarına döndüler. Arılar vızıldayarak kovanlarına yerleştiler.

Orman sakin ve sessizdi. Güzel uykularında bütün hayvanlar güzel rüyalar görüyorlardı. Yarasalar, bütün gün asılı durdukları yuvalarından çıktılar. Karanlıkta hızla uçmak onların işiydi. Baykuşlar etrafı izlemeye başladılar. Karanlıkta keskin görmek onların işiydi.

Kısa bir süre sonra yarasaların kulakları farklı bir ses duydu, baykuşlar kafalarını döndürüp sesi anlamaya çalıştı. Bir rüzgar sesine benziyordu ama her zamanki rüzgara benzemiyordu. Çok geçmeden rüzgar sesi iyice yaklaştı. Evet, çok sert esiyordu, her zamanki gibi yumuşak, serinletici, tüyleri okşayan bir rüzgar değildi. Ormanın içinden hızla geçti. Ağaçları sallamaya, otları uçurmaya başladı. Yarasalar mağaralarına kaçtılar. Baykuşlar tırnaklarını dallara iyice geçirerek sıkı sık tutundular.

Bilge Baykuş olanları güçlükle izlemeye devam ediyordu. Bazı yuvalar dallardan uçtu, arı kovanları şiddetle sallandı. Yaşlı ve çürümüş ağaçlar yıkıldı. Bazı termit yuvaları dağıldı. Kısa bir süre sonra rüzgar dindi. Orman yine sessizleşti. Fakat bu kez şaşkın, korkmuş, endişeli bir sessizlikti. Bazı karıncalar ortalıkta sağa sola koşarken sincapların bazıları donakalmış, öylece duruyorlardı. Bilge Baykuş, düşen yuvalar, yıkılan ağaçlar ve bozulan yuvalara baktı. Sakin ama güçlü bir sesle puhuladı. Onun güven veren sesini duyan herkes kendine geldi.

O andan itibaren ormanda duygular değişmeye başladı. Korku, yerini cesarete bıraktı; şaşkınlık hızlıca çözüm bulmaya dönüştü. Herkes birbirini kontrol ediyor, şefkatle birbirine nasıl olduğunu soruyordu. Düşenleri kaldırdılar; birbirlerine kanat gerdiler, sarıldılar ve geçip gittiğini fısıldadılar. Küçük yaralanmalar dışında herkes iyiydi. Yıkılan evler için hızlıca çalışmaya başladılar. Arılar termit yuvalarını tamir etmek için balmumu getirdi. Kırlangıçlar çamur yapma ustalıklarını sergiledi. Karıncalar yuvalarındaki yiyecekleri paylaştı, sincaplar kuş yuvaları için yeni otlar kemirdi. Düşen yuvaları yerlerine taşıdılar, kırılan petekleri onardılar, dağılan termit evlerini yeniden yükselttiler. Fırtınanın soğuk, dağıtan ve korku veren etkisini yumuşacık bir melteme dönüştürdüler. Fırtına onları daha güçlü bir şekilde bir araya getirdi, daha akıllıca düşünmeyi öğretti. Yuvalarını güçlü dallara kurmayı, sağlam ağaç kovuklarını seçmeyi, çamuru sabırla sıvamayı, yuva yapmanın şakaya, dikkatsizliğe, tembelliğe gelmeyeceğini anladılar.

Ormanda fırtınalar olmaya devam ediyor, rüzgarın işi bu. Fakat orman halkı fırtınada ne yapacağını biliyor ve yuvalarında güvenle yaşıyor. Şu anda sen nasıl hissediyorsun? Kalbin, kolların, bacakların, sırtın, karnın, boğazın nasıl? Bu hikayeyi dinlemek sana nasıl hissettirdi? Bunları çizip bize gönderir misin?