7–8 Yaş / Sen Ne Yapabilirsin?


Ayşe o gün de diğer günler gibi erkenden uyandı. Çok heyecanlıydı. Yarıyıl tatili hala bitmemişti ve yapacak çok şey vardı. Oyuncaklarıyla daha fazla oynayacak, daha çok resim çizecek, hatta arkadaşlarıyla bahçeye çıkacaktı. Çünkü o gün kar yağacağını söylemişlerdi. Bahçeye kocaman bir kardan adam yapabilirlerdi, birbirlerini kartopu ile kovalayabilirlerdi. Düşündükçe yerinde duramadı ve anne babasının yanına koştu. Onlara neşeyle “günaydın” dedi. Anne babası kahvaltı hazırlıyordu, annesi ona bakmadan “Günaydın canım” dedi ama sesi farklıydı. Babası o gelince televizyonu kapatmıştı. “Günaydın Ayşecim” diyerek gülümsedi ama bu gülümseme her zamanki gibi değildi. Annesi her zamanki gibi “yumurtasını nasıl istediğini” sordu ama sesi farklıydı. Ayşe’nin karnında garip bir his oldu. Sanki ağrıyacakmış gibi ama daha çok sıkışıyormuş gibi. Annesi fark etmiş olacak ki “Ayşecim bugün kar yağacak, neler yapacaksınız bakalım?” diye sordu. Ayşe annesinin gülümseyen dudaklarına baktı, sonra da endişeli gözlerini gördü. O sırada babasına telefon geldi ve babası Ayşe’ye bakıp telefondaki sese “Bir dakika bekle, konuşmak için uygun bir yere geçiyorum” diyerek balkona çıktı. Burada bir terslik vardı. Canı kahvaltı etmek istemedi, midesi bulanmaya başladı. Babası içeri döndüğünde yüzü çok garipti. “Neler oluyor burada?” “Neden böyle davranıyorsunuz?” diye sordu Ayşe. İkisi aynı anda, “Yok bir şey kızım, her zamanki bir gün, sen merak etme şimdi, haydi kahvaltını yap ve karın yağmasını bekle.” Ayşe güçlükle kahvaltısını yaptı ve masadan kalktı. Yolunda olmayan bir şeyler olduğunu biliyordu. Ne olduğunu bilmemek onu endişelendiriyordu. Böyle zamanlarda ne oyun oynamak istiyordu ne de bir şeyler okumak. O sırada kar yağmaya başlamıştı, kar bile onu yeterince heyecanlandırmadı. Camdan bakarken arkadaşlarının teker teker aşağıya indiklerini gördü. Belki onlarla konuşmak iyi hissettirirdi. Üzerini giyinip hızlıca dışarı çıktı. Çıkmadan önce anne babasının telefonlarına baktıklarını, birbirlerine bir şeyler gösterdiklerini ve üzgün olduklarını fark etti.

Arkadaşlarının yanına geldiğinde onları konuşurken buldu. “Deprem olmuş” dedi biri. “Hayır” dedi bir başkası “Çok büyük bir deprem olmuş.” Ayşe hemen anne babasının ne için endişelendiklerini ve üzüldüklerini anladı. Kötü bir haber bile olsa ne olduğunu öğrenmek onu biraz rahatlattı. Sonra herkes bildiklerini anlattı. Ayşe’nin kafası bir sürü soruyla doldu ve kaygılanmaya başladı. Eve döndü ve anne babasına “Neden bana her şeyi anlatmıyorsunuz? Deprem olduğunu biliyorum ama arkadaşlarımdan duymadan önce de bir şeyler olduğunu biliyordum. Neden bana anlatmıyorsunuz?” dedi. Anne babası, onu üzmek ve kaygılandırmak istemediklerini, bu evde güvende olduklarını anlattılar. Ayşe, evlerinin ve bulundukları bölgenin güvenli olduğunu anladıkça endişesi, kaygısı, korkusu gitti. Karnı ağrımıyor, sıkışmıyordu. Ama şimdi de kalbinde, boğazında bir his vardı. Bu garip hissin ne olduğunu anlamaya çalıştı. Üzgündü, çok üzgündü. Gözleri doldu, depremde evlerini, oyuncaklarını, okullarını, yakınlarını kaybeden çocuklar için üzüldü. Anne babalar için üzüldü. Kediler, köpekler için üzüldü. Annesi “İşte bunun için senden sakladık, üzülmeni istemiyoruz” dedi. Ayşe gözlerini sildi. “Ama bence saklamanız çok yanlış” dedi. “Ben bu evin dünden farklı olduğunu anlayabiliyorum. Bana bir şey söylemediğinizde kaygılanıyorum. Ve üzücü bir şey olmuşsa üzülmeliyim. Bu beni ağlatacak bir şey ise ağlamalıyım. Siz benim her zaman neşeli ve mutlu olmamı istiyorsunuz. O zaman umursamaz olurum. Üzülürsem bir şeyler yapabilirim.” Anne babası şaşkınlıkla birbirlerine baktılar. Ona sımsıkı sarıldılar. “Bu benim üzülen kalbime çok iyi geldi” dedi Ayşe. Babası gözyaşını sildi ve gülümsedi. “Evet bu gözyaşları da üzüntüden ama bir de mutluluktan. Demek benim küçük kızım kocaman kalbiyle bir şeyler yapmak istiyor.” “Evet” dedi Ayşe “Haydi şimdi oradaki korkmuş, üzülmüş arkadaşlarım için bir şeyler yapalım? Onları yalnız bırakmayacağımızı, birlikte her şeyi değiştirebileceğimizi ve iyileştirebileceğimizi anlasınlar.” Sen de Ayşe ve ailesi gibi deprem bölgesindeki arkadaşlarının yalnız olmadıklarını, çaresiz olmadıklarını bilmelerini ister misin? Bunun için neler yapabilirsin? Haydi, düşün, çiz ve bize gönder.